Norveçin Çöpü Bitmiş, sizde fazla varsa biraz yollayın...

Ayarsız Norveçliler geri dönüşüm vs. derken çöpü bitirmişler. Körolası çöpçüler işsiz kalmış. 


Hindistan Avrupa'dan oldukça daha eski bir medeniyet. Birkaçbinyıllık kutsal şehir Varanasi'de çöplerin toplanması birkaç yıl öncesine denk geliyor. Hindistanlılar gerizekalılar mı? Hayır, bulaşık bile yıkamayacak kadar ileri teknolojilere sahipler. Birkaç kat muz yaprağını soğuk presle ezip tabak yapıyorsun, bardağını da çok ince fırınlanmamış kilden yapıyorsun. Yediğini içtiğini bitirince de bulaşığını Ganj nehrine yahut arka bahçeye sallıyorsun. Balıklara yemek, bitkilere gübre oluyor. Geri dönmeyen hiçbirşey yok. Ne zaman ki Çinle ilişkiler rahatlıyor, plastik tabak ve bardak geliyor. Kaçbinyıllık geleneklerinden şaşmayan hintliler de aynen bunları nehire sallıyorlar. Neyse ki geç olsun da güç olmasın, belediye çöp bidonlarını ve konteynerlerini yerleştiriyor. Umarız yakında onları toplamaya da başlarlar. Çünkü Varanaside genel yönelim çöpleri konteynerlere atıp, konteyner dolunca da içindekileri yakmak.

Herneyse. Demem o ki, teknolojinizle yarattığınız bu çöpü, daha da ileri teknolojinizle çözemezsiniz. Ama insanoğlu bu, geri adım atmayı gururuna yediremez. Plastik çatal bıçaktan da fastfooddan da vazgeçemez. O zaman geri dönüşen çatal bıçak icat etmeye bakalım.

Sonuçta plastikler o kovaya, kağıt buraya, cam şuraya derken Norveçin çöpü bitmiş. SIFIR! Çünkü Norveçliler Iphone kullanmıyor, arabaya, uçağa binmiyor, televizyon seyretmiyor, üstlerine başlarına kıyafet almıyorlar. Bütün bunların üretiminin yarattığı kirlilik de Norveçlilerin ÇÖPÜ değil!

Avrupada endüstri var mı? Onu geç tarım var mı? Avrupada çöp mü var ki? Bütün kaynakların yeraltından çıkarılması, endüstriyel tarım ve bunun yarattığı çölleşme ve toprağın zehirlenmesi ve üretim sanayi 3. dünya ülkelerine aktarılmış durumda. Örneğin Avrupada kömür madenciliği bitmiş durumda. Acaba kömür bittiğinden mi? Yoksa çinden çıkarıp gemiyle getirmek daha ucuza malolduğundan mı?

Evinin çöpünü geri dönüştürüp, yeni-kolonyal sisteminizin dünyaya yaptığı kirliliği görmezden gelmek aymazlıktır. Teknolojinin her soruna olduğu gibi buna da illa ki bir çözüm sunacağını sanmak şaşkınlıktır. Hiç olmadı, gezegen iyice fenalaşırsa bilimadamlarımız büyükçe bir uzay gemisi yapıp bizi bir sonraki gezegene götürürler.

Her insanın hayatında o kadar çok tekrarladığı, o kadar doğal birşey ki bu... geri adım atmak. En basitinden, yürürken bile yanlış yolda olduğunu farkedersen, "dur bu yanlış yolda biraz daha devam edeyim, belki beni doğru yere çıkarır" demezsin. Geri döner doğrusunu ararsın. İnsanlığın bunu yapamaması için hiçbir gerçek sebep görmüyorum. Plastiği üretmeyi bırakabiliriz. Genel olarak endüstriyel-teknolojik üretimi azaltabiliriz. Çünkü gerçekten hiçbirşeye yaramıyor her gün yeni modelini çıkardığınız cep telefonları. Sadece kendi havucunu kendi önünde tutan bir eşşek haline geldi insanlık son teknolojisiyle. Eğer icat edip ürettiği birşey varsa, bunun ihtiyacını da kendi kendine yaratabiliyor. 

Bu manzara karşısında geri dönüşümü reddediyorum. Bana nimet gibi sunulan her türlü teknolojik çözümü reddediyorum. Endüstriyel teknolojiyi çözüm üreten, matah birşeymiş gibi göstermeye çalışan her çabanın da içine etmeyi kendime görev biliyorum. Elektrik tüketimimizin çözümü dağları tepeleri yeldeğirmenleriyle doldurmak, daha fazla rüzgar türbini, güneş paneli üretmek değil. (Açıkçası rüzgar türbinlerini gördüğümde "yenilenebilir enerji" diye düşünüp içim rahatlamıyor, daha beteri, eğer gelecekte elektrik üretiminin genel kaynağı bunları olursa bütün dağların tepelerin bunlarla kaplandığı bir manzara görüp dehşete düşüyorum) Çözüm elektrik tüketimini azaltmak. Onun yöntemi de, daha verimli klima icat etmek değil, klimayı kapatıp camı açmak. Hatta daha iyisi evden biraz dışarı çıkmak.

O kadar basit ki, 80 yıl kadar geriye baktığımızda, günlük olarak aşırı sıklıkta kullandığımız hiçbirşey daha icat edilmemiş durumda. Ve o zamanı yaşayan insanların hayatlarının daha renksiz, tatsız tuzsuz, yahut aşırı zorluklar içinde olduğunu söylemek mümkün değil. O zaman neden zor olsun geri adım atmak? Kullanmamaya başlamak, ufak ufak hayatımızdan çıkarmak...

Politik yanı bir yana, bunun bir de ontolojik açılımı var. Bu sorun özetle, Batı Medeniyetinin ampirik biliminin tek bilgi ortaya koyma ve ilerleme kaynağı olarak görülmesi. Sosyolojide toplumsal değişimin avcıtoplayıcı-tarım toplumu-endüstri toplumu şeklinde çizgisel bir ilerleme modelinde olmadığı kabul edilmiş durumda. Kabul edilmiş durumda ama bu kabulün tam olarak ne getirdiği net olarak ortaya konmuş değil. Toplumlar çizgisel olarak zorunlu olarak aynı safhalardan geçerek ilerlemiyorlar. Yani bir toplum endüstri devrinde diye diğer tarım toplumunun 200 yıl sonraki hali değil. Fakat daha önemli bir sonuç daha var. Örneğin avcı-toplayıcı diye sınıflandıracağımız bir topluluğun, zaman içerisinde tarım ve endüstri toplumuna ilerlemeyeceğini kabul ettik. Ama esas kabul etmemiz gereken, sindirmekte, tahayyül etmekte zorlandığımız nokta, bu örnek gösterdiğimiz toplumun  aslında ilerlemeyeceği! Herhangi bir anında, bir önceki anından daha İLERİ olmadığı. Değişimler geçirip, bir yöne gidebileceği, sonra bu değişimleri geri döndürüp, farklı yollara girebileceği. İlerlemenin çizgisel olmaması, aslında ilerlemenin olmaması anlamına gelir. Ve kendi aklının ve intelijensiyasının esiri olmayan toplumlar geçirdikleri değişimlerden geri dönebilir, değişimden önce bulundukları noktanın daha tercih edilir olduğunda karar kılabilirler. Ve bu aslında çok soyut antropolojik bir önerme değil. Anlaması daha kolay olduğundan sade bir kabile topluluğu üzerinden anlatıyorum. Fakat asıl bahsettiğim nokta, batı medeniyetinin de bilimadamının kel kafasına bir şaplak atıp "yeter lan saçma sapan şeyler icat edip durduğun.. çık bi hava al" demesinin imkansız olmadığı, üstüne üstlük de fena birşeye doğru yönelmek olmadığını söylüyorum. Ve eski insanı övüyorum. (Mağaraadamı değil, Louis Armstrong diyorum, çok kalender adamdı, twittera, facebooka abuk sabuk yazılar yazmazdı, trompetini çalar, işine bakardı.) 

Bir zamanın üstün ilerlemesi olarak görülen ama sonradan zehirli olduğu anlaşılan tarım ilacı DDTyi nasıl bıraktıysak. Dönemin en üstün fizikçilerinin eseri atom bombasını kullanmaktan nasıl imtina ettiysek, pek çok teknolojik gelişmeyi sırf gelişti ve kullanıma açık diye hayatımızın her alanına sokmayalım dediğimizde çağın zorunlu ilerlemesine karşı çıkmış olmayacağımızı söylüyorum. Başlangıçta çöp sıkıntısı olmayan Hindistana önce plastiği, sonra da geri dönüşümü getirip muasır medeniyetler seviyesine çıkarmanın bir ilerleme olmaması gibi. Muz yaprağı ve kilden kaplar gayet yeterli bir donanımdır ve 21. yüzyılda bal gibi de ellerinle yemek yiyip plastiği ve bulaşık makinesini ve onla birlikte gelen elektrik tüketimini ve endüstriyel kirlilik üretimini hayatına sokmadan yaşayabilirsin. Üstelik de İYİ yaşarsın. Kimse beni Louis Armstrong'un Iphone'u olsaydı daha mutlu, daha rahat, daha keyifli yaşayacağına inandıramaz. Çağın zorunlu ilerlemesi, geri dönülemez, eskiye doğru değiştirilemez olması sadece bize daha fazla plastik çatal bıçak satmaya çalışanların işine gelen kuyruklu bir yalan. DDT örneğinde olduğu gibi, bu üretim ve tüketimin bize getirdikleri ve bize verdiği zararı yanyana koyduğumuzda, bundan vazgeçmeye karar verebiliriz.

Fakat en nihayetinde batı cephesinde sosyologlar ne derse desin, görünen o ki politikacıları bu kabulün pek farkında değil. Ve çizgisel ilerleme modelinin küreselleşmeye uyarlanmasının sonucu olarak, dünya toplumları çizgisel ilerleme modeline sokulup, mecalleri yettiğince, kabiliyetleri derecesinde bu çizginin bir noktasında dondurulacaklar. Bazıları tarım toplumu olarak muhafaza edilecek, (Kolombiya yarın bigün endüstri toplumu olursa çikita muzu nerden nasıl bulacağız?) diğerleri onların kullanacağı tarım teknolojilerini ve tüketecekleri cep telefonlarını üretecek. Besin zincirinin en üstündeki toplumlar da bu uyduruk fikirleri üretip geri kalanlara iteleyecekler. Norveç belediyeleri de geri dönüşüm teknolojileri uygulayıp, içleri çöp üretmemekten dolayı rahat çinden gelen bilgisayarlarında projeleri yazıp, koreden gelen arabalarıyle gezmelerine rahat rahat gidebilecekler.

(teknoloji karşıtı yazıyı yazıyon ama onu da internette yazıyon eki eki!! diyen ilk 10 kişiye, dünyanın her neresinde ikamet ediyor olursa olsun sopalı dayak vaadediyorum)

Comments